Basında

Her 6 çiftten 1’i kısırlık problemi yaşıyor! Nedeni obezite ve sigara olabilir

Her 6 çiftten 1’i kısırlık problemi yaşıyor! Nedeni obezite ve sigara olabilir Her 6 çiftten 1’i düzenli ve korunmasız bir yıldan fazla cinsel ilişki yaşamasına rağmen bebek sahibi olamıyor. İnfertilite yani kısırlık sebebi her iki cinsiyette de eşit oranlarda görülüyor. Prof. Dr. Tümay İpekçi, erkeklerdeki kısırlığın nedenleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi. Üreme, tüm canlılar için yaşamın temel yapı taşlarından biridir. Erkeklerde üreme yeteneğinin temelini oluşturan sperm üretimi ve olgunlaşması, oldukça hassas ve karmaşık fizyolojik süreçlerle gerçekleşir. Bu süreç; testislerde başlayarak hem lokal mekanizmaların hem de beyinle testisler arasında işleyen nöroendokrin sistemin kontrolü altında sürmektedir. Fertilite, bir çiftin doğal yollarla gebelik elde edebilme kapasitesini ifade etmektedir. Bu potansiyelin olumsuz etkilenmesine ise “infertilite” yani kısırlık denilmektedir. Dünya genelinde yaygın kabul gören tanıma göre, infertilite; bir çiftin düzenli ve korunmasız cinsel ilişkisine rağmen 12 ay veya daha uzun süre boyunca gebelik elde edememesi durumudur. Erkek kaynaklı infertilite, tüm infertilite vakalarının yarısını oluşturur. Obezite ve sigara kısırlık nedeni  Çocuk sahibi olma hayaliyle yola çıkan evli çiftlerin korunmasız ilişkilerine rağmen uzun süre çocuk sahibi olamaması çiftler üzerinde toplumsal baskılara neden olmaktadır. Yapılan araştırmalara göre infertilitenin sebebi bazen anne adayı bazen de baba adayı olmaktadır. Aşırı kilo, sigara-alkol, düzensiz beslenme, hareketsiz yaşam çevresel kimyasal ve fiziksel nedenler her iki cinsiyetin de ürümesindeki olumsuzlukta etkili olabilmektedir. Ancak erkeklerdeki diğer sağlık problemleri de infertilite riskini önemli ölçüde artırmaktadır. Erkeklerdeki infertilite riskini artıran sebeplerin başında şunlar gelir: 1- Testis dışı hormonal veya sistemik problemler (pre-testiküler nedenler) 2- Testislerin kendisinden kaynaklanan hastalıklar (primer testiküler bozukluklar 3- Spermin taşınmasında meydana gelen sorunlar (post-testiküler bozukluklar) 4- Nedeni henüz belirlenememiş olgular (açıklanamayan infertilite) İnfertilite sebepleri kolayca belirlenebiliyor İnfertilite şüphesi olan erkeklerde tanıya ulaşmak için öncelikle üreme öyküsü alınmalı ve semen analizi yapılmalıdır. Bununla birlikte testis boyutları ve kıvamı gibi fiziksel bulguların değerlendirilmesi, tanı açısından kritik öneme sahiptir. Gerektiğinde daha ileri tetkiklere başvurulabilir. Sperm DNA hasarı analizi, genetik testler, antisperm antikor tayini, hormonal profiller, radyolojik görüntülemeler ve sperm fonksiyon testleri bu kapsamda değerlendirilebilir. Hormonal bozukluklar da erkek infertilitesinin önemli nedenleri arasında yer alır. Hipofiz bezi hastalıkları, tiroid fonksiyon bozuklukları, prolaktin yüksekliği, testosteron eksikliği gibi birçok endokrin problem doğurganlığı olumsuz etkileyebilir. Hipogonadizm (testosteron eksikliği) , hem biyokimyasal hem de klinik belirtilerle seyreden bir diğer önemli durumdur. Bu hastalarda testosteron replasman tedavisi (TRT), hormon seviyelerini normal sınırlara çekmeyi ve semptomları hafifletmeyi hedefler. Ayrıca erkek genital sisteminde enfeksiyon varlığı kesin bir şekilde doğal yolla gebeliği engelliyor olmasa da, semptom veren enfeksiyonların tedavisi önerilir. Yaşam değişiklikleri bebek sahibi olma şansını artırıyor Bazı mesleki faktörler ve çevresel toksinler de testis fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Diğer yandan, boşalma bozuklukları (örneğin anejakülasyon ya da retrograd ejakülasyon) da tedavi edilmesi gereken önemli durumlardır. Cerrahi tedavi gerektiren erkek infertilitesi vakaları da iki temel gruba ayrılır: 1- Altta yatan cerrahi sebebin tedavi edilebildiği patolojiler:Varikosel için subinguinal mikrocerrahi varikoselektomi, sperm kanal tıkanıklıkları için vazovazostomi, epididimovazostomi ya da ejakülatuvar kanal cerrahileri uygulanabilir. 2- Altta yatan sebebin cerrahisinin mümkün olmadığı durumlar:Özellikle non-obstrüktif azoospermi (menide hiç sperm bulunmaması) vakalarında mikro-TESE (mikrocerrahi testiküler sperm ekstraksiyonu) gibi ileri girişimler gerekebilir. Sperm elde etmek amacıyla uygulanan yöntemler arasında PESA, MESA, TESA, TESE ve mikro-TESE gibi teknikler, infertilite tedavisinde önemli yer tutar. Sonuç olarak, erkek infertilitesine neden olan çok sayıda faktör vardır ve tedavi şekli, sorunun kaynağına göre değişiklik gösterir. Ancak hangi tedavi yöntemi seçilirse seçilsin, yaşam tarzı değişiklikleri tedavi başarısını artırabilir. Dengeli beslenme, düzenli egzersiz, tütün ve alkol kullanımının bırakılması, stresin azaltılması gibi unsurlar doğurganlık üzerinde olumlu etkiler sağlar. Özellikle sigara kullanımı sperm kalitesini ciddi şekilde düşürürken, ideal kiloda kalmak ve aktif bir yaşam tarzı benimsemek hem fiziksel hem de ruhsal sağlığı destekler. Tedavi sürecine olumlu bir ruh haliyle yaklaşmak da başarı şansını artıran önemli faktörlerdendir.

Her 6 çiftten 1’i kısırlık problemi yaşıyor! Nedeni obezite ve sigara olabilir Read More »

Yapay zeka ile prostat kanserinde daha erken teşhis mümkün

Prostat Kanserinde Yapay Zekalı Dönem Prostat kanseri tanı ve tedavisinde yapay zekâdan; başta hastalığın erken teşhisi olmak üzere önemli ölçüde yararlanıldığını belirten Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Tümay İpekçi, “MR’da prostat kanserinin saptanması, kanserin agresifliğinin değerlendirilmesi, kanserin derecelendirilmesi, prostat kanserli hastaların hayatta kalma sürelerinin tahmini, kemoterapiyi tolere edemeyecek hastanın belirlenmesi, radyoterapiye iyi yanıt verecek hastanın tahmini, ameliyat sonrası idrar kaçırma ihtimalinin hesaplanmasını konu alan yapay zekâ çalışmaları mevcuttur” dedi. Prostat kanserinin, erkek üreme sisteminin bir parçası olan prostat bezi hücrelerinin anormal ve kontrolsüz şekilde çoğalması neticesinde ortaya çıkan kötü huylu tümöral oluşumlar olarak tanımlandığını ifade eden VM Medical Park Maltepe Hastanesi’nden Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Tümay İpekçi, yapay zekânın da içinde olduğu yeni yöntemlerle hastalığın daha erken teşhis edilerek hayatta kalma umudunun arttığını belirtti. HER 14 KANSERDEN BİRİ PROSTAT Prostat kanserinin erkeklerde en sık görülen kanserlerden olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. İpekçi, “Küresel olarak teşhis edilen her 14 kanserden birini ve tüm erkek kanserlerinin yüzde 15’ini oluşturur. Ülkemizde de erkek kanserleri arasında yüz binde 40,3 görülme sıklığı ile ilk sıralarda gelmektedir” ifadelerini kullandı. BEL, KALÇA VE BACAKTA ŞİDDETLİ AĞRILAR YAPABİLİR Prostat kanserinin belirtilerinin genellikle hastalığın ilerleyen aşamalarında görülmeye başladığının altını çizen Prof. Dr. İpekçi, “İdrar yapmada güçlük, sık idrara çıkma, idrar ya da menide kan bulunması, ereksiyon sorunları, ejakülasyon sırasında ağrı, istemsiz kilo verme gibi birçok belirtiyle kendisini gösterebilir. Hastalık, sinsi bir şekilde ilerlediği için asemptomatik kişilerde erken evrede tanınması ancak düzenli tarama ile mümkündür. Prostat kanseri sıklıkla kemiğe metastaz yapması sebebiyle bel, kalça veya bacakta şiddetli ağrılara neden olabilir” dedi.   Tanı konma sürecinden bahseden Prof. Dr. İpekçi, “Öncelikle hastanın tıbbi öyküsü ve fizik muayenesi değerlendirilir. Makattan yapılan dijital rektal muayene ön planda yer alır. Daha sonra Prostat Spesifik Antijen (PSA) testi yapılır. PSA, prostat kanseri için tanısal öneme sahip önemli bir biyokimyasal parametredir. Son aşama ultrasonografi eşliğinde alınan ve/veya multiparametrik manyetik rezonans görüntüleme füzyon biyopsi ile prostat kanserinin histopatolojik tespitidir” şeklinde konuştu. YAPAY ZEKÂ HAYATTA KALMA SÜRELERİNİ TAHMİN EDEBİLİR Son dönemde prostat kanseri tanısında yapay zekâ uygulamalarına yer verildiğine dikkat çeken Prof. Dr. İpekçi, şu bilgileri paylaştı: “Yapay zekâ, bir bilgisayarın çevredeki ortamı algılama ve belirli bir sonuca ulaşma amacı ile insan aklı ile aynı kararı verebilme yeteneğidir. Prostat kanserinde yapay zekâ algoritmaları tıbbi görüntüleme verilerinden tümör özelliklerine ilişkin boyut, şekil, doku ve yoğunluk gibi niteliksel bilgileri otomatik olarak çıkarabilir. Oluşturulan bu niceliksel veriler üroloğa geri gönderilebilir ve prostat tümörünün özelliklerine, davranışlarına ilişkin veriye dayalı içgörüler tedaviye yanıtın izlenmesi ve sonuçların tahmin edilmesi konusunda fikir sağlar. MR’da prostat kanserinin saptanması, kanserin agresifliğinin değerlendirilmesi, kanserin derecelendirilmesi, prostat kanserli hastaların hayatta kalma sürelerinin tahmini, kemoterapiyi tolere edemeyecek hastanın belirlenmesi, radyoterapiye iyi yanıt verecek hastanın tahmini, ameliyat sonrası idrar kaçırma ihtimalinin hesaplanmasını konu alan yapay zekâ çalışmaları literatürde mevcuttur.”   GEREKSİZ BİYOPSİ RİSKİNİ AZALTIYOR Klasik tanı yöntemlerine kıyasla yapay zekânın artıları olduğunu dile getiren Prof. Dr. İpekçi, “Yapay zekâ, klinisyenlerin tedavi planlarını hızlıca daha az gecikmeyle gerektiği gibi ayarlamasına yardımcı olur. Prostat kanseri tanısının standardizasyonu ve gereksiz biyopsi riskinin azaltılması için de umut vaat etmektedir. Prostat MR’ında yapay zekâ uygulamaları, MR görüntülerinin daha etkili ve verimli yorumlanması için umut verici araçlardır. Yapay zekânın farklı alanlardaki karmaşık veri kümelerini değerlendirme yeteneği, tümör genetiği biyobelirteçleri ile MR gibi gelişmiş görüntülemelerin köprülenmesini de kolaylaştırabileceğini düşündürmektedir” dedi. LEZYONLARIN DAHA ERKEN TEŞHİS EDİLMESİNİ SAĞLIYOR Yapay zekanın, derin öğrenmeye dayalı tanısal yöntemlerle yüksek çözünürlüklü görüntülerde bile zorlukla gözlemlenebilen kompleks özellikleri ortaya koyarak radyologlara ve patologlara yardımcı olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. İpekçi, “Bu da doğru teşhis ve risk sınıflaması için önemlidir. Bu araçlar, net bir süre verilememekle birlikte şüphesiz lezyonların daha erken tespit edilmesini kolaylaştırır. Bu derin öğrenme algoritmalarının dizaynlarına göre değişimleri olabilmekle birlikte, kanseri doğru saptama oranları yüzde 70 ve üzeri olarak saptanmıştır” açıklamasında bulundu.   GELECEKTE OLASI KANSERLER DE TAHMİN EDİLEBİLECEK Yapay zekâ ile bir kişinin gelecekte prostat kanseri olacağının önceden tahmin edilip edilemeyeceği sorusuna da yanıt veren Prof. Dr. İpekçi, şunları söyledi: “Mevcut çalışmalar yapay zekânın bir gün önemli bir hasta triyaj aracı olabileceğini ve radyologlara prostat kanseri tanısal görüntülerini okumada ve olası kanseri tahmin etmede daha da yardımcı olabileceğini göstermektedir. Ayrıca klasik yöntemlerle karşılaştırıldığında, nüksü ve metastazsız hayatta kalma süresini tahmin etmede daha iyi sonuçlar elde edebilir. Unutulmaması gerekir ki, prostat kanseri yavaş ilerler ve erken evrede yakalandığında uygun tedavi yöntemleriyle tam kür sağlanabilen bir kanser türüdür.” KORUNMAK İÇİN DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Prof. Dr. İpekçi, prostat kanseri olmamak için dikkat edilmesi gerekenleri ise şöyle açıkladı: “Prostat kanseri için, bilimsel araştırmalarda ispatlanmış, önleyici bir tedavi ya da gıda zamanımızda yoktur. Akdeniz tipi diyetler gibi bitkisel tabanlı diyetlerin agresif prostat kanserine yakalanma riskini önemli ölçüde azalttığı görülmüştür. Yine kilo kontrolü, egzersiz, obeziteden kaçınma, hayvansal protein ve yağ içeriği bakımından zengin gıdaların fazla tüketimini azaltma ve sık ejakülasyon hastalara önerilebilir.” Cumhuriyet , CNN TÜRK , DHA , Duvar

Yapay zeka ile prostat kanserinde daha erken teşhis mümkün Read More »